15 Ocak 2016 Cuma

Bucephalus ( Bukefalos )

Bukefalos (Bucephalus) pek çok kişi tarafından insanlık tarihindeki gelmiş geçmiş en ünlü at olarak kabul edilmektedir. Bunun da en önemli nedeni şüphesiz Büyük İskender’in atı olmasıdır. Ancak Bukefalos’un efsanevi bir at olmasındaki tek neden, insanlık tarihinin en büyük savaşçılarından birinin atı olması değildir.

Büyük İskender ve Bukefalos’un ilk karşılaşması bile özel bir hikayeye sahiptir ve bu büyük generalin gerçek karakterini gösteren izler taşır.
Bukefalos’un hikayesi Büyük İskender’in  babası Kral II. Philip’e sunulmak üzere Makedonya’ya M.Ö. 346’da Teselyalı Philoneicus tarafından götürülmesi ile başlar.
Çok güzel siyah bir at olan Bukefalos, diğer Makedonya atlarından daha iri, daha yüksek ve diğer atlardan üç kat pahalıdır. Aynı zamanda yabani, kontrol edilemez görünen bir attır. Yanına kim yaklaşırsa yaklaşsın şaha kalkan hırçın bir attır. Kral Philip atın hırçınlığını görünce kontrol edilemeyeceğinden almaktan vazgeçmiş ve uzaklaştırılmasını istemiştir.
Bu sırada İskender annesi Olympias ile birlikte oturmuş olan biteni izlemektedir.Görevliler Bukefalos’u uzaklaştırmaya çalışırken İskender yüksek sesle onları korkaklıkla suçlar. Tarihçi Plutarch’a göre İskender görevlileri mükemmel bir atı kontrol edemedikleri için suçlar  ve onlara meydan okur. Babası Kral II. Philip oğlunu uyarıp, onun kendisinden büyük ve tecrübeli olanlara meydan okumaması gerektiğini belirtse de, İskender babasına kulak asmaz ve eğer atı ehlileştirmeyi başaramazsa parasını ödeyeceğini söyler.

Gülüşen kalabalığın arasında İskender ata yaklaşır ve ona yumuşak bir sesle Bukefalos diye seslenir. İskender diğerlerinin fark edemediği bir şeyi fark etmiştir. At kendi gölgesinden korkmaktadır. İskender atı güneşe doğru çevirerek atın gölgesinin arkasına düşmesini sağlar, yularından tutar ve Bukefalos’a biner. İskender ata binmiş giderken gülüşen kalabalık ise artık genç prenslerini kutlamaktadır. Arenadan Bukefalos’un sırtında ayrılan İskender bir süre sonra yine Bukefalos’un sırtında arenaya döner. Babası oğlunu gururla karşılar ve onun kendi krallığını hak ettiğini, ancak Makedonya’nın onun için küçük bir krallık olacağını söyler.
Tarihçiler İskender’in Bukefalos’u ehlileştirmesinin onun hayatında önemli bir dönüm noktası olduğu konusunda hemfikirdirler. Tarihçilere göre bu olay İskender’in Asya’yı ele geçirmesine yardımcı olan özgüvenini ve kararlılığını göstermiştir.
İskender ve Bukefalos o günden itibaren ayrılmaz bir ikili olmuşlardır. Bukefalos’a sadece İskender binmiştir ve Yunan şehirlerinden Hindistana kadar yaptığı tüm savaşlara Bukefalos ile katılmıştır.
Büyük İskender bir gezi sırasında iken Sadrakarta şehrinde Bukefalos hırsızlar tarafından çalınıp kaçırılır. Gezi dönüşünde olayı öğrenen İskender atın geri getirilmesini, aksi halde şehri yıkacağını, tüm ağaçları keseceğini ve herkesi öldüreceğini söyler. Kısa süre sonra hırsızlar Bukefalos’u getirir. İskender hırsızları cezalandırmaz, aksine ödüllendirir.
Tarihçiler Bukefalos’un nasıl öldüğü konusunda fikir birliğine varamamıştır. Bazı tarihçiler atın savaşta aldığı yaralar nedeniyle öldüğünü söylerken diğer tarihçiler yaşlandığı için öldüğünü söyler. Rivayete göre atın öldüğü yerde bir şehir kuran İskender buraya Bukefelya adını verir.
Bukefalos sanat tarihi açısından da oldukça önemli bir yere sahiptir. Günümüde Paris’teki Louvre Müzesinde İskender ve Bukefalos resimleri için özel bir bölüm bulunmaktadır.
Bukefalos’a adeta aşık olan İskender’in bastırdığı sikkeler üzerinde dahi Bukefalos’u görmek mümkündür. Hatta İskender’in zamanında pek çok yerde İskender’den söz edilirken Büyük İskender yerine Bukefalos denildiği bilinmektedir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder