29 Nisan 2016 Cuma

Marlon Brando' nun Oscar' ı Reddedişi

Ünlü oyuncu Marlon Brando, 1973'te Baba (The Godfather) filmindeki rolüyle en iyi erkek oyuncu
dalında verilen Oskar ödülünü Yaralı Diz Katliamı sebebiyle reddetti. 27 Mart 1973'teki ödül törenine kendi adına konuşma yapması için Sacheen Küçük Tüy adlı Kızılderili genç bir kadını gönderdi. Küçük Tüy, engellemelere rağmen Brando'nun Amerika yerlilerine yapılanlar yüzünden ödülü reddettiğini bütün dünyaya duyurdu.

20. yüzyılın en önemli sinema oyuncusu olarak gösterilen Marlon Brando, 3 Nisan 1924 tarihinde Omaha/Nevada'da dünyaya geldi. Babası, hayatını iş gezileri yaparak kazanan bir tacirdi. Annesi ise bir tiyatro kumpanyasını yönetiyordu. Küçük bir çocukken bile coşkulu karakteriyle kendisini gösteren Brando, genç yaşta tiyatroya başladı. New York'ta Lee Strassberg, Elia Kazan ve Emir Zahirovic'den senelerce oyunculuk dersi aldı.

Her zaman kendisi üzerindeki en önemli etkiyi Stella Adler'in yaptığını söyledi. 1954 yılında ilk Oscar ödülünü kazandı. Hayatı başarılarla geçti. En büyük başarısı ise 1973'de Baba (The Godfather) filmindeki rolüyle en iyi erkek oyuncu dalında verilen Oskar ödülünü Yaralı Diz Katliamı sebebiyle reddetmesiydi. Sadece Amerika yerlilerine değil, tüm azınlıklara uygulanan soykırımlara ve ayrımcılığa muhalif bir politik çizgi izleyen Brando, ödülü alması için sahneye Sacheen Küçük Tüy adlı Kızılderili genç bir kadını gönderdi.

Küçük Tüy, Brando'nun bizzat kaleme almış olduğu metni, kendisini engellemeye çalışanlara rağmen kısmen okuyabildi: ""Marlon Brando... benden zaman darlığı ile şu anda sizinle paylaşamayacağım uzun bir konuşma yapmamı istedi ancak basınla paylaşmaktan memnuniyet duyacağım şey şu ki o... çok üzülerek bu cömert ödülü kabul edemiyor. Ve bunun sebebi de... günümüz film endüstrisinin ...beni affedin.. ve televizyonlardaki filmlerdeki yeniden çevrimlerde Amerikan Yerlilerine yaptıkları ve Wounded Knee'deki son olaylardır. Bu akşam aranızda bulunamadığım için beni affedin gelecekte kalplerimiz ve anlayışlarımızda sevgi ve cömertlikte bir araya geleceğiz. Marlon Brando adına sizlere teşekkür ederim."

Brando'nun metni daha sonra basına dağıtıldı. Metinde özetle şunlar yazıyordu:

"200 yıl boyunca toprağı, ailesi, ve özgür olma hakkı için savaşan yerli halka şöyle dedik: 'İndir silahını arkadaş, gel birlikte oturalım. İndirirsen eğer silahını arkadaş senle barıştan söz ederiz, senin hayrına olmak üzere anlaşırız.' Silahlarını indirdiklerinde ise onları katlettik. Onlara yalan söyledik. Onları topraklarından koparmak için kandırdık. Antlaşma dediğimiz ama hiç bir zaman sadık kalmadığımız o kâğıt parçalarını imzalamaları için onları açlığa mahkûm ettik.

Onları, yalnızca yaşamın anımsayacağı kadar uzun bir süredir yaşam vermiş bu kıtada birer dilenciye döndürdük. Ve tarihi istediği kadar çarpıtılmış dahi olsa nasıl yorumlarsanız yorumlayın: Biz doğru yapmadık. Ne adil davrandık, ne de dürüst. (...) Emin olun, tarih bizi yargılayacaktır. Ama umurumuzda mı? O nasıl bir ahlâki şizofrenidir ki tüm dünyanın işitmesi için ulusumuzun en tepesindeki sesle ciğerlerimiz patlayana kadar bizim taahhütlerimizi tuttuğumuzu haykırırız da tarihin tüm sayfaları, Amerikan Yerlilerinin yaşamındaki son 100 yıl boyunca geçirdikleri tüm o aç, susuz günler ve geceler bu sesin dediklerinin tam zıddını söyler..."

Hayatının sonraki dönemlerinde Amerikan'ın yerli halkı için büyük miktarlarda para bağışlayan Brando, 2004 yılında 80 yaşında hayata gözlerini yumdu. Halkının tarihiyle yüzleşmesi, yaşanan felaketlerin bir daha yaşanmaması için cesur adımlar atan bu saygıdeğer insanın mücadelesinin, tarihleriyle henüz yüzleşmemiş halklar için de örnek teşkil etmesi umuduyla...

Kristof Kolomb' un günlüğünden bir not



Kolomb günlüğünde kızılderili yerlileriyle karşılaşmasını şöyle anlatır;

" Onlara kılıçlarımızı gösterdik. Keskin demir silahları ilk kez gördükleri belli. Kesmenin ne demek olduğunu bilmediklerinen, bazıları kılıçların keskin tarafını tutunca ellerini kestiler...

Bu insanlar ne herhangi bir mezhebe bağlılar, ne de puta tapıyorlar. Kötülüğü tanımıyorlar, birbirlerini öldürmüyorlar. Hiç silahları yok.. Son derece sade, dürüst eli açık insanlar. Herhangi birinden sahip olduğu herhangi bir şey istenince hemen veriyorlar. Kötülüğün ne olduğunu hiç bilmiyorlar, çalmıyorlar, öldürmüyorlar.

Dünyada onlar kadar tatlı dilli insan yoktur. Her zaman gülüyorlar... "



Wu Zetian

Wu Zetian (624-705), Tang hanedanına mensup "Gaozong" unvanlı imparator Li Zhi'nin eşi sıfatıyla imparatoriçeydi. Sonra Zhou hanedanının başı olarak, aynı zamanda Çin tarihinde devlet başkanı olarak tahta geçen tek imparatoriçe oldu.

    Wu Zetian, 14 yaşındayken, asıl adı Li Shiming olan imparator Li Zhi'nin babası eski imparator Taizong tarafından saraya çağırılarak cariye yaptırıldı. Taizong ölünce Gaozong tahta geçti. Wu Zetian da imparatorluk kuralına göre Budist rahibe oldu. Kendisinden dört yaş büyük olan Wu Zetian'a daha önce gönül veren Gaozong, tahta geçtikten kısa süre sonra onu yeniden saraya getirtti ve kendi cariyesi yaptı.

    Cariyelikten memnun olmayan Wu Zetian gözünü imparatoriçeliğe dikti ve hedefe ulaşmak için acımasız bir yola başvurdu. İmparatoriçe Wang kısır olmasına rağmen çocukları çok seviyordu ve bir gün Wu Zetian'in yeni doğan kızını görmeye geldi. İmparatoriçe ayrıldıktan sonra Wu Zetian öz kızını boğarak öldürdü ve ölü bedenini yorganla örttü. Biraz sonra kızını görmeye gelen İmparator Gaozong, bebeği ölü bulunca şok geçirdi ve kendisinden önce imparatoriçenin geldiğini öğrenince kızının imparatoriçe tarafından öldürüldüğünü sandı ve imparatoriçeden nefret etmeye başladı. Wu Zetian daha sonra İmparator Gaozong'un kendisini imparatoriçe yapmasını da sağladı.

Wu Zetian imparatoriçe olduktan sonra kadınların devlet işlerine karışamamasıyla ilgili geleneksel kuralları hiçe sayarak, devlet işlerinin görülmesine ve zayıf Gaozong'un çok hastalanmasını fırsat bilerek, yavaş yavaş İmparator Gaozong'u etkisizleştirdi.

    Gaozong 683 yılında öldükten sonra tahta İmparator Zhongzhong geçti. Ancak bir yıl sonra Wu Zetian tarafından tahttan indirildi ve Lulin Beyi yapıldı. Onun yerine Ruizhong geçti. Ruizhong da yine Zetian tarafından tahttan indirildi. 690 yılında 67 yaşına gelen Zetian, Tang hanedanını lağv etti ve Zhou Hanedanı'nı kurarak, resmen yönetici imparatoriçe oldu. Böylece Çin tarihinde sadece imperator eşi olan değil, fiilen ülkeyi yöneten ilk ve tek kadın imparator haline geldi.

Wu Zetian tahta geçtikten sonra iktidarını sağlamlaştırmak amacıyla yandaş yetiştirmeye çalışırken, kendisiyle farklı görüşler taşıyan insanları ve Tang hanedanının üyelerini, hatta kendi öz oğlunu yok etmek konusunda acımasızca davrandı. Tang hanedanının ilk dönemindeki vezirlerden Zhangsun Wuji ve Chu Suiliang gibi kişiler ya fakir bölgelere gönderildi, ya da öldürüldü. Tang ailesine mensup insanların çoğu da öldürüldü. Wu Zetian, imparatorluk mücadelesi yaptığı günlerde, kendine sadık kişilerin az olması nedeniyle insanlara fazla güvenmiyordu. Bu nedenle sık sık acımasız yöneticileri kullanıyordu. Gizlice ihbarcılık yapanı ödüllendiriyordu. Bu yöntemle Wu Zetian, siyasi rakiplerini yok ederek imparator oldu. Ancak bu süreçte çok sayıda masum insan da öldürüldü.

 Wu Zetian, imparator olduktan sonra kendi soydaşlarının ve sevdiği yöneticilerin sosyal konumunu yükseltmek ve Tang hanedanına ait Li soyunun önemini azaltmak için mevcut soyağacı kayıtlarını değiştirdi. Wu Zeitian, kendi siyasi gücü yetiştirmek ve iktidarının sosyal temelini genişletmek için sınav sistemi oluşturarak, kalifiye insanlar seçebildi. Ancak yönetici sayısı fazla olduğu için verimlilik düştü, bu da halkın sırtına ağır bir yük getirdi.

    Gaozong tahttayken, Wu Zetian, tarımın teşvik edilmesi gibi önerilerde bulundu ve bu öneriler hayata geçirildi. Wu Zetian imparator olduktan sonra eski bürokratlara ağır darbe indirerek, bazı olumlu politikalar uyguladı. Daha önceki Tang İmparatorluğu'na mensup İmparator Taizhong'un yarattığı Zhenguan Refahı Dönemi'nin etkisi de eklendiğinde, Zhou hanedanı ekonomik ve topulumsal gelişme açısından büyük başarılar elde etti. Wu Zetian'in iktidarda bulunduğu 15 yıl içinde Çin'in kapsamlı devlet gücü daha da gelişirken, toplumsal istikrar sağlandı, nüfus çoğaldı, ekonomi gelişti.

    Wu Zetian, bugünkü Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nin bulunduğu Batı Bölgeleri fazla geniş olduğundan yönetilmelerinin kolay olmaması nedeniyle, Tanrı Dağları'nın kuzey kesimini Anxi Vilayeti'nden çıkardı ve Beiting Vilayeti kurdu. Anxi vilayetinin 4 stratejik kenti 686 yılında Tubo Beyliği tarafından ele geçirildi, ancak Wu Zetian, 4 kenti 692 yılında geri aldı. Wu Zetian ayrıca, kitap derleme çalışmasına büyük önem verdi ve çok sayıda kitabın hazırlanmasını sağladı.

Wu Zetian'ın yönetiminin ilk dönemleri, yeni bir hanedanın kuruluşu ve eski hanedanın tamamen yok edilmesi için mücadeleyle geçti. Fakat Zetian'ın yaptığı bu mücadele bir bakıma devlet bürokrasisinin dönüşümü için verilen mücadelenin bir parçasıydı. Wu Zetian, Tang Hanedanını yok ederken onun döneminden kalan devlet adamlarını yönetimden çıkardı. Bürokratlara büyük darbe vurdu. Kurduğu muhbirlik ağıyla bu siyasi mücadelesinde büyük başarı elde etti ve bütün rakiplerini bertaraf etti. Bu kararlı ve acımasız mücadele Çin'in değişiminin ilk adımını oluşturdu.

Kendisinin iktidara gelişinden dört yıl önce (686'da) Anxi Eyaletinin dört kenti Tubo Beyliği tarafından ele geçirilmişti. İktidara gelişinden iki yıl sonra (692'de) bu dört kenti geri aldı. Sincan bölgesinde Anxi Eyaletinin çok geniş olması nedeniyle yönetiminde zorluklar çıktığını gördü ve Tanrı Dağlarının kuzey kısmını ayırıp Beiting Eyaletini kurdu.

Ardından Wu Zetian, kendisinden önceki dönemden kalan ekonomik gelişmeyi daha da ilerletti. Ekonomik ve siyasi alandaki reformların yapılabilmesi için devlet yönetiminde çalışacak kişilerin alımına sınav sistemi getirdi. Fakat yüksek sayıdaki yöneticilerin varlığı halkın sırtına kısa vadede yük bindirdi.

Onun döneminde toplumsal istikrar sağlandı, nüfus çoğaldı. Ekonomi hızla gelişti. Ekonomik ve toplumsal alanda büyük başarılar elde edildi. Ayrıca devlet otoritesi güçlendi.

Wu Zetian, kültürel gelişmeye de önem verdi. Büyük önem verdiği kitap derleme işleri sayesinde çok sayıda kitap derlendi. Ayrıca Çin yazısında bazı değişiklikler yaptı.

Wu Zetian 82 yaşında ölünce kocası Gaozong ile birlikte Qianlin'de defnedildi ve mezarı önüne yazısız bir mezar taşı dikildi. Yekpare bir taş bloktan yapılan Yazısız Mezar Taşı'nın yüksekliği sekiz metre, eni de iki metreyi buluyor. Mezar taşı, üzerinde hiç bir yazının bulunmaması nerdeniyle ünlendi. Wu Zetian'in üzerinde yazı olmayan bir mezar taşı diktirmesi, farklı yorumlara yol açtı. Kimi yorumcular, Wu Zetian'in kendisini övmek için, yani elde ettiği başarılar yazıyla ifade edilemeyeceğini dile getirmek için, kimi yorumcular da Wu Zetian'in, Çin'in geleneksel erkek hakimiyetini yıkmasından dolayı kendisini suçlu bulduğu için yazısız bir mezar taşı diktirdiği görüşünü dile getirdiler. Ancak daha çok şu görüşü savunuluyor: Wu Zetian, gelecekteki insanların kendisini farklı farklı değerlendireceklerini ve mezar taşında yazılan yazıların hayat boyunca yaptığı işleri kısaca anlatamayacağını biliyordu ve dolayısıyla üzerinde yazı olmayan bir mezar taşını tercih etti.

27 Nisan 2016 Çarşamba

Wabi Sabi: Kusurların Güzelliği

Güzellik ve estetikle ilgili bir felsefe olan wabi sabi, adını ve anlamını Japon kültüründen almaktadır.

Şiir dilinde sade, maddeye değil maneviyata değer veren, alçakgönüllü ve doğayla uyumlu anlamına gelen “wabi” ile eskimiş, solmuş, zamanın izlerini taşıyan anlamına gelen “sabi” kelimelerinin birlikteliğiyle yeni bir anlama kavuşan wabi sabi felsefesi en kısa şekilde “kusurlu güzellik” olarak tanımlanmaktadır.

Doğallığa, yaşanmışlığa,  kutsal bilgi ve deneyime, duygusal olgunluğa, fazilete, cisimlerin görünüşlerine dair bütünleyici bir yaklaşım sergileyen ve çeşitli kaynaklara göre kolayca içselleştirilemeyecek kadar derin bir felsefe olan wabi sabi’nin 16. yüzyılda yaşamış Japon çay ustası ve Zen rahibi Sen no Rikyu ile şekillendiği ve geliştiği söylenmektedir. Felsefenin doğuş hikayesi ise şöyledir:

Sen no Rikyu çay yapma sanatını öğrenmek isteyince Çay Ustası Takeno Joo’nun ziyaretine gider. Joo, Rikyu’yu öğrencisi olarak kabul edip edemeyeceğini anlamak için küçük bir test yapmaya karar verir ve Rikyu’dan bahçeye bakım yapmasını ister. Rikyu hemen hevesle işe koyulur. Toprağı harika görününceye kadar tırmıklar ve düzeltir. İşi bitince ne yaptığına şöyle bir bakan Rikyu tatmin olmaz ve kiraz ağacına doğru ilerler. Ağacı silkeleyip, birkaç kiraz çiçeğinin rastgele toprağın üzerine dökülmesini sağlar. Rikyu’nun son müdahalesinden çok hoşnut olan Joo böylece onu okuluna kabul eder.

Mükemmelliğe farklı bir bakış açısı getiren wabi sabi, bu hikayeden de anlaşılacağı üzere insanı doğal döngünün bir parçası olarak görmek isteyen ve herkesi güzelliği ayrıntılarda bulmaya, ince bir zevkle yaşamaya davet eden bir yaşam felsefesi.

Popüler kültürün dayattığı rekabetten, ayrıntıları görmeyi ve onlardaki güzelliği fark etmeyi engelleyen her türlü bağımlılıktan kurtulmak anlamına da gelen wabi sabi, savurganlığın, süsün, pahalı malzemelere, bedene düşkünlüğün yani geçici olana bağlanmanın ve manevi körlüğün net bir şekilde karşısında durmaktadır.

Wabi sabi’ye göre hiçbir şey tamamlanmış değildir, her şey hareket halindedir. Bu hareketliliğin tanığı olabilmenin yolu da sadeleşmektir. Beklentilerle, arzularla, hayallerle karmaşaya dönüşmemektir. Doğayı gözlemlemek, ruha daha fazla eğilmek ve aşantıyı hayatın doğal ritmiyle uyumlu hale getirebilmektir.

Gerçek bir wabi sabi insanı olabilmek için işe zihni temizlenmekle başlanabilir.

Bu felsefenin en güzel örneği Kintsugi' dir.

Kintsugi veya kintsukuroi, kırılan seramiklerin altın, gümüş veya platinden yapılmış bir vernikle tamir edilme sanatı.

Kintsugi'nin kökeni 16. yüzyıla uzanıyor. Kimyasal yapıştırıcıların olmadığı dönemde günümüzün en değerli metali altın, yapıştırıcı olarak kullanılıyormuş! Bu felsefe, eksik ya da kusurlu olanının gözden çıkarılmaması ve kucaklanması gerektiğini anlatır. Kintsugi sanatı özünde Japon geleneklerinin bir yansıması. İnce işçilik gerektiren bu sanat, Japon felsefesinde Wabi-Sabi'nin  en güzel örneğidir."Kusurları kucakla"

25 Nisan 2016 Pazartesi

Amelia Earhart

Tam adı Amelia Mary Earhart olan ünlü kadın pilot ve yazar, 24 Temmuz 1897'de Kansas-ABD'de dünyaya geldi. Başarılı bir öğrenimin ardından liseyi tamamlayan Ameila, yüksek öğretime gitmeyi düşünse de I. Dünya Savaşı'nda gazi olan birkaç kişiyle tanışmasıyla hemşireliğe başladı.

1928'de Atlas Okyanusunu 'yolcu' olarak geçen ilk kadın olma ününü kazandı.

Ardından 1932'de Newfoundland'dan İrlanda'ya uçarak Atlas Okyanusu'nu kendi başına geçmeyi başardı.
 Ardından ABD'yi baştan aşağıya uçma kararı alan Amelia, bu görevini de yerine getirdikten sonra Ocak 1935'de Newfoundland-İrlanda mesafesinden daha uzak olan Hawaii-California arası uçan ilk kişi ünvanını aldı.

Tarihler 1937'i gösterdiğinde Amelia bu kez kafasına dünya turunu koydu ve ABD'li meslektaşı Fred Noonan ile Lockheed Electra model çift motorlu uçakla dünya turuna çıktı. Yolculuğun üçte ikisini başarıyla tamamlayan Amelia, Pasifik Okyanusu'nda kayboldu.

Earhart, Papua Yeni Gine’den Hawaii’nin 3 bin 100 kilometre güneybatısındaki Howland Adası’na uçarken kayboldu.

ABD Tarihinin en büyük kurtarma çalışmalarının yapıldığı söylendi. Ancak 1 senelik çabaların sonucunda bir türlü bulunamayan Amelia Earhart, aradan geçen 1 senenin ardından ölü olarak ilan edildi. Bu zamana kadar hala ona dair bir kanıt bulunamadı. Annesi ve babası ise ölünceye dek kızlarının yaşadığına dair bir umut bekledi.

TIGHAR ( Uluslararası Tarihi Uçak Arama Grubu ) araştırmacıları, yakıtı azalan Earhart’ın küçük ve ıssız bir ada olan Nikumaroro’ya yöneldiğine inanıyor. Grup, bu adanın 1937’deki ilk araştırmada yeterince aranmadığını iddia ediyor.

Amelia Earhart’ın hayatı Amelia ismi ile beyazperdeye son dönemde yansımış ve Amelia Earhart’ı Hilary Swank canlandırmıştır.






Başkalaɾının hala yapmadığı ve yapmayacağı şeyleɾ vaɾken, yapabildikleɾini tekɾaɾlamayın. / Amelia Earhart

Biɾ şeyi yapmak için en etkili yol, onu yapmaktıɾ. / Amelia Earhart

Snooker

Snooker, 22 topla oynanan, Britanya'da popüler olan bir bilardo türüdür.

Oyunun amacı çuha kaplı masadaki topları isteka kullanarak masanın her köşesinde dört tane ve uzun kenarın ortasında iki tane olmak üzere 6 tane deliğe belli kurallara ve sıralamaya bağlı kalarak sokmaktır. Oyunun açılışında; bir adet "isteka topu" olarak anılan beyaz top , 15 tane kırmızı top ve bunlara ilaveten birer tane 6 farklı renkte top vardır.
Masa temizlendiğinde topların puanlarına ve cezalara göre rakibinden çok puan alan oyuncu o çerçeveyi (eli) kazanır. Oyun, önceden kararlaştırılan set sayısı kadar oynanır ve en çok seti kazanan oyuncu galip gelir.

Snooker'da amaç; bütün topları veya rakibinden daha çok topu kurallar uygun olarak ceplere sokmak ve daha yüksek puan yapmak.

Oyun on beş topla oynanır (üzerlerinde numara yok hepsi kırmızı bunlara reds deniyor), diğer tarafta altı tane renkli top vardır ve onlarda numarasızdır ve bunlar colors olarak çağrılır. Bunun haricinde bir tane ana top vardır ve onu white top olarak çağırırlar. 

Her topun ayrı bir puanı vardır ve puan sıralaması şu şekildedir;

 Kırmızı: 1
Sarı: 2
Yeşil: 3
Kahverengi: 4
Mavi: 5
Pembe: 6
Siyah: 7




Topların dizilişi resimde gösterilmiştir. Beyaz top (Cue Ball) Yarım daire üzerinde herhangi bir yere konularak önce kırmızı topların bulunduğu kümeye temas etmek kaidesiyle açılış vuruşu yapılır.

Oyuncu bir kırmızı top soktuktan sonra kendi seçeceği bir renkli topu sokmak durumundadır. Renkli topu sokabilirse, oyuna tekrar kırmızı toplardan birine atış yaparak devam eder. Soktuğu her renkli top kırmızı toplar tamamen bitmedi ise tekrar yerine konur. Ancak ilgili renkli topun yeri başka bir top tarafından işgal ediliyorsa, bu durumda en yakın renkli topun ait olduğu müsait bir yere konur. Yani, kırmızı topların tamamı deliklere girene kadar sırayla bir kırmızı bir renkli top atılır. Oyuncu son kırmızı topu deliğe soktuktan sonra kendi seçeceği bir renkli topa oynar. Bu atışı başarması halinde, renkli topları sıra ile küçükten büyüğe doğru önce Sarı, sonra Yeşil, Kahverengi, Mavi, Pembe ve Siyah topları sokar.

Oyun Kuralları
  Oyun sırası gelen oyuncu herhangi bir kırmızı topa vurmak zorundadır.

  Bir vuruşun geçerli olabilmesi için:
  - Beyaz topu deliğe sokmamış olmanız gerek.
  - Beyaz topun ilk önce kırmızı topa vurması gerek.
  - Sadece kırmızı toplar deliğe girmiş olması gerek.
  Bunun dışında ne olursa olsun faul olur.

  Kırmızı toplar üzerinde yapılan vuruşlardaki kurallar:
  - Eğer kırmızı toplar deliğe sokulamadı ise rakibinin sırası gelmiş demektir.
  - Eğer oyuncu kırmızı topları deliğe soktu ise o kadar puan alır.  Bu oyuncunun sonraki hareketi renkli toplara vurmaktır.

  Bir vuruş , eğer sonraki geçerli top bir renkli top ise bu şu durumlarda geçerlidir:
  - Beyaz topun deliğe sokulmamış olması lazım.
  - Eğer hala kırmızı top varsa sonra beyaz top önce renkli topa vurursa.
  - Eğer başka kırmızı top kalmadıysa renkli toplardan en düşük puanı olana ilk vurulacaktır.
  - Sadece beyaz top tarafından ilk vurulan top deliğe girmişse.
  Diğer vuruşların hepsi fauldur.

  Renkli toplara vurulduğunda hangi zamanlarda geçerlidir:
  - Eğer hiç bir top deliğe sokulmamışsa sonraki oyuncu rakibindir.
  - Eğer renkli top deliğe sokulmuş ise, renkli topun puanı kadar oyuncunun puanı yükseltilir. Oyuncunun sonraki hedefi kırmızı toptur. Eğer masada kırmızı top yoksa sonraki top en düşük puanı olan toptur.

Oyun Bitişi

  Eğer masada sadece siyah top ve
  - Sonraki legal vuruşla siyah top deliğe sokulmuş ise.
  - Sonraki vuruş faul ise.