6 Şubat 2015 Cuma

Muhteşem Hayvan " At "

Bilimsel adı Equus Caballus' tur.

Çok eski çağlardan beri insanoğluyla birlikte yaşayan atın geçmişi günümüzden yaklaşık 55 milyon yıl öncesine dayanır. En eski şekli ile atın insanoğlundan 50 milyon yıl önce var olduğu kabul edilir.
At insanlara hizmet eden hayvanların en kıymetlisi ve en kabiliyetli sidir. Erkek olana " Aygır ", yük çekene " Beygir ", dişisine " Kısrak ", yavrusuna "Tay " yeni doğmuş yavruya " Kulun " operasyon sonunda testisleri alınanlara " İğdiş ", başıboş gezenlere " Hergele ", koşum atlarının erkeğine " Beygir ", dişisine " Gölük " denir.
Atların renklerine " Don " adı verilir.Başlıca at donları;

    • yağız:             Siyah
    • Kır:                Beyaz
    • Doru:             Kahverengi olup, yele ve kuyruğu siyah
    • Demir Kır:     Gri ve Beyaz karışık
    • Al:                 Kızıl

  • atların mide ve bağırsakları kendine özgüdür ve geviş getirmezler. Safra keseleri yoktur.
  • günde ortalama 20-40 litre su içerler. 
  • erkeğinde 40, dişisinde 36 adet diş bulunur.
  • alt ve üst çenelerinde 12 kesici ve 24 ezici diş bulunur.
  • ortalama gebelik süreleri 11 aydır. 
  • yavru gözleri açık doğar ve 1 saat sonra ayağıya kalkarak annesini izlemeye başlar.
  • emzirme süresi 5-6 ay kadar sürer.
  • kısraklarda kızgınlık ilkbaharda başlar ve ortalama 5-7 gün sürer. 
  • normal olarak dinlenirken dakikada 8-16 soluk alır. 
  • normal nabız sayısı 28-40' tır.
  • kan miktarı atın ağırlığının 1/8' i kadardır.
  • Vücur ısısı 37,5 - 38,5' tur.
  • erkek eşşek ile kısrak çiftleşirse Katır elde edilir.  aygır ile dişi eşşek çiftleşirse Bardo elde edilir. Katır Bardodan daha dayanıklıdır. 
  • atın büyümesi 4-5 yaşlarında sonlanır. 25-30 yıl yaşayabilirler. 5-6 yaşları en güçlü evreleridir.
  • En yaşlı At "Old Billy" adında Bir İngiliz moura atıdır ve 62 yıl yaşamıştır.
  • Bir Atın yüksekliğinin ölçü birimi "El"dir. Bir el 10,5cm.dir. cinslerine göre değişse de ortalama yükseklik 16-17 el'dir.
  • Çalışan veya sert zeminde yolculuk eden atların tırnaklarının Nal ile korunması gerekir. Atların tırnakları bizim el ve ayak tırnaklarımız gibi uzar ve kesilmeleri gerekir. Bu nedenle 4-6 haftada bir nalların sökülüp tırnaklar kesildikten sonra yeniden Nal çakılması gerekir. 
  • Atın 4 doğal yürüyüş şekline; Adeta-Süratli-Dörtnal ve Gallop (Hücum Dörtnal) denir.
  • Atın adımlarına "Fule" denir.
  • At olağandışı bir hayvandır. Ağırlığı neredeyse 1 tonun üzerindedir. 2m.den yüksek ve 6m.den geniş bir engeli atlayabilir. Saatte 64km. hız yapabilir. Olağandışıdır çünkü; tüm bunları ağırlığının %20'sini aşan ağırlıkta bir insanı sırtında taşırken yapabilir.
  • Atlar ; iletişim kurmak için dokunma, koklama ve işitme duyularını kullanırlar. Özellikle işitme duyuları insanlara oranla çok gelişmiştir. Örneğin ; 25 yaş altı bir insanın duyma kapasitesi 20 Hz. İle 20 KHz. Arasında iken bir atın işitme kapasitesi 55 Hz ile 35 KHz. Arasındadır. Bu da onların bizim duyamayacağımız frekanstaki sesleri duyabildikleri anlamına gelir. Bu da ortada bir neden yokken dikkatlerinin nasıl bir anda dağılıverdiğini açıklar. Aynı zamanda kulaklarını 180 o 'den fazla çevirebilir ve oldukça uzak mesafelerdeki sesleri duyabilirler. Genellikle atın kulaklarının yönü bize gözlerinin baktığı yönü gösterir. Kulaklar bize, aynı zamanda atın ruh hali hakkında da bilgi verir. Dikilmiş kulaklar, irkilmiş veya ilgisini bir noktaya odaklamış olan bir atın göstergesi iken , ileri doğru uzanmış kulaklar çalışma halinde olan (ör; engel atlama , dresaj vs.) ve dikkatini toplamış yaptığı işten mutlu olan bir atın göstergesidir. At ; korktuğu , ürktüğü, sinirlendiği , veya acı hissettiği zaman kulakları geriye doğru hareket eder. Atlar , ses tonuna karşı duyarlıdırlar. Sinirlilik ifadesi olan sert tonla , sevgi ifadesi olan yumuşak tonları çok iyi bir şekilde ayırt edebilirler.
  • Vahşi atlar koklama duyularını taze ot ve su aramak için kullanır . Çiftleşme döneminde koku alma duyusu , hem kısraklar hem de aygırlar için çok önemlidir. Bunun da ötesinde, tüm atlar kendi cinslerinden olanı koklayarak tanırlar. Atların korkunun kokusunu alabildikleri söylenir. Bu ne derece gerçektir bilinmez ama gerçek olan bir şey ; binicilerinin sinirlerini hissettikleri kesindir. Atlar acı tat aldığı yiyeceği anında reddederler. Bu zehirli bitkileri yemelerini önleyen bir korunma mekanizmasıdır. Atlar şekerli yiyeceklerden çok hoşlanırlar. Kesme şeker ve Havucun eğitimlerde atı ödüllendirmek için kullanılması bu nedendendir. Ancak ata çok şeker verilmesi de ısırması için onu (özellikle el ile beslenirse) cesaretlendirebilir. Atların tat alma duyuları insanlara oranla daha az gelişmiş olduğundan, yiyecekleri yemeden önce ne olduğunu anlamak için koklarlar. Ata normalde sevmediği yiyecekler verilirken içine şekerli yiyecekler konulması, yemi yemesine yardımcı olabilir.
  • İnsanlara kıyasla atın görüş açısı , daha geniştir ancak derinliği daha azdır. Gözler başın her iki yanında olduğundan etrafı 160 0 - 170 0 açı ile görebilir. Bu da atın kuyruğunun arkası hariç etrafındaki her şeyi görebildiği anlamını taşır. Bir at gözlerini birbirinden bağımsız (biocular hareket) kullanabildiği gibi birlikte de kullanabilir. (monocular hareket) Biocular olarak baktığında,mesafeleri ayırt edebilir ancak daha dar bir alanı görebilir. Araştırmalara göre Atlar sınırlı olarak renk ayırt edebilir. Açık ve koyu renkler ile Kırmızı ve Mavi renkleri ayırt edebilir. Ancak YEŞİL ve GRİ yi ayırt edemezler.
  • Sakin ve serinkanlı olduklarında tek gözleri ile uzaktaki objelere odaklanabilir. Her iki gözünü aynı anda bir noktaya odakladığında görüş açısı burnunun altına doğrudur. (dümdüz karşısı değil) yani baş - boyun aldığında sadece 2m. Çapında yeri görebilir. İlerisini sadece başını kaldırdığında görebilir.
  • Engel atlamada atın kafasını sabitleyecek malzemeler kullanılması, binici için tehlikeli olabileceği gibi doğru da değildir. Bakış açılarının dışında oluşan seslerden rahatsız olduklarında kafalarını kaldırmak isterler.(etraflarını bu şekilde daha rahat görebildikleri için.) Bu durumda da atın başını sabitleyecek aletler kullanıldığında korku ve gerginlik belirtileri gösterirler. ( Kantarmayı normalden fazla çiğnemek , ve dişlerini gıcırdatmak , vs. ).
  • Atların, evcilleri olduğu gibi, Amerikan bozkırlarında “Mustang” ve Altay dağlarının her iki yanındaki açık arazilerde “Prezevalski” denen yabani atlar sürüler halinde yaşar. En meşhur at türleri Arap, İngiliz ve Midillidir. Midilli atları o kadar küçüktür ki, koç iriliğindedir. 
  • Atın boyu, cidago kemiği denilen bir kemikten ölçülmektedir ve bu kemik, hayvanın vücudundaki, hareketsiz, en yüksek noktadır. Atın boynunun bitip, sırtının başladığı noktada yükselmektedir. Eğer hayvanın boyu 1.50 cm’den kısaysa, midilli (pony) , uzunsa at olarak sınıflandırılır. 
  • Peki, atların yaşının kesici dişlerinin aşınıp yıpranmasına göre anlaşıldığını biliyor muydunuz? Atların yediği ot, kumlu ve tozlu olduğu için dişleri zamanla aşınır. Atların dişlerini çok uzun yaratılmıştır. Bu dişler çene kemiğinin çok derinlerine kadar gömülen uzun şeritler halindedir. Yani dişlerin kök kısmı bizimkilere göre çok daha derinlerdedir. Diş aşındıkça kemiğin içindeki bölüm dışarı çıkar. Hatta yaşlı atlarda dişlerin kökü diş etinin yüzeyine gelir. Her bir diş, yemek yeme kabiliyetini yitirmeden 2.5-5 cm aşınabilir. İşte biz de bu aşınmanın miktarına göre atların yaşını tahmin edebiliriz. 
  • Atın tüylerine de çok önemli bir özellikler vardır. Atların tüyleri vücut ısılarının ayarlanması için termostat, yani ısı ayarlayıcısı görevi görür. Vücutları her zaman 38 derece sıcaklıkta olmalıdır. Bu ısının korunması için soğuk kış günlerinde atın tüyleri uzar, sıcak mevsimlerde ise dökülür ve vücut ısısının sabit kalmasını sağlar. 
  • Atlar ayakta uyurlar! Peki nasıl olur da uyurken yere hiç düşmezler biliyor musunuz? Çünkü bacak kemiklerinin kilitlenebilme özelliği vardır. Bu özellik sayesinde atlar hem ayakta uyuyabilir hem de çok ağır yükleri taşıyabilirler.Atların bacakları yalnız ağır yükleri taşıyabilmeleri için değil, aynı zamanda da hızlı koşabilmeleri için özel yaratılmıştır. Atlarda, diğer hayvanlarda olduğu gibi köprücük kemiği yoktur. Bu da onların daha büyük adım atabilmelerini sağlar. Ayrıca atların bacaklarında hızlandıkça harcadıkları kuvveti düşüren buna karşın hareket edebilme yeteneklerini artıran bir kemik-kas mekanizması vardır. Bu mekanizmanın çalışmasını otomobillerdeki vites sistemine benzetebiliriz. Hızlanan bir arabanın vitesini büyütmesi gibi atlar da hızlandıkça adeta vites büyütürler. Bu sayede itme için harcanan güç azaltılırken, hareket yeteneği artar.
  • Atlar, kullanım amaçlarına uygun fiziksel özelliklere sahip olmalıdırlar. Ağır işler için gücünden faydalanılan atlara Soğuk Kan’lı , hız ve çevikliğinden faydalanılan sportif amaçlı atlara da Ilık Kan’lı adı verilir.Binek atlarının tamamı ılık kanlıdır. 
  • Dünyada 150’nin üzerinde Temel At cinsi mevcuttur.
  • Genel olarak ikiye ayrılırlar: 1) Sıcakkanlı atlar (Doğu atları); 2) Soğukkanlı atlar (Batı atları).
  • Arap atları, İngiliz atları sıcakkanlı atlardandır. Atın erkeğine aygır, dişisine kısrak, yeni doğmuş yavrusuna kulun, büyümüş yavrusuna da tay denir. Ata rengini veren tüylere atın donu denir. Yağız, al, doru, kula, kır, boz gibi türlü at donları vardır.
  • Atın yakalanabileceği hastalıkların çoğu mikroplu hastalıklardır. Ayrıca, kötü bakımın, beslenme bozukluğunun, ağır işin yol açtığı at hastalıkları da vardır. Mikroplu at hastalıklarının en önemlisi ruam (sakağı, ya da mankafa) hastalığıdır. Ruam bulaşıcı bir hastalıktır. Özellikle Asya ülkelerinde çok yaygındır. Yurdumuzda yapılan çalışmalar sonucunda, hemen hemen önü alınmıştır. Atlarda ayrıca at frengisi, mide kurdu, at solucanı, şerit, uyuz, at vebası, soluğan, lekeli tifo gibi hastalıklar da görülür. Bunlardan ruam, at frengisi, at vebası öldürücü hastalıklardır; büyük kayıplara yol açarlar.
  • At en zeki hayvanlardan biridir. Görüşü, kulakları keskindir. Bir tehlikeyi çok uzaktan sezinler. Bu sayede, sahiplerini ölümden kurtarmış birçok atlar görülmüştür. Sahibine de çok bağlıdır. Binicisi yere düştüğü zaman yanından ayrılmaz, başucunda bekler. At, gene zekâsı dolayısıyla, çok iyi eğitilebilir. Cambazhane atları bunun en güzel bir örneğidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder