Dr. Duncan 1866 yılında ABD’de dünyaya gelmiştir. Dr. Duncan kendisine göre inançlı bir kişidir, tanrıya ve incile inanır ama aklında dönüp duran bazı sorular vardır ve o sorulara cevap bulamazsa şüpheye düşeceğini düşünmektedir. Bu sorulardan en can alıcısıda İncilde bahsedilen ruh kavramıdır. Dr Duncan’a göre insanun ruhu varsa bu ruhunda bir ağırlığı olmalıydı ve biz ölünce ruhumuz bedenimizden ayrıldığı için ağırlığımızda bir kısım hafiflemede olmalıydı. Bu konu hakkında çalışmalarına çok geçmeden başladı, ölürken insanların ağırlıklarını ölçmeliydi bunun daha garantili bir yolu yoktu. O dönemdeki tartı mekanizmaları çok ağır yükleri ölçmek için idealdi ama çok küçük değişimleri kaydetmesine olanak sağlamıyordu ve çok daha hassas bir terazi yapmayı başarmıştı.Askıya asılan bir karyolanın ağırlığı, üzerindekilerle birlikte beş gramlık hata payıyla ölçebiliyordu. Ama hala çok büyük bir sorunu vardı bu deneyde denek olmayı isteyecek bir kişi bulması imkansız gibi görünüyordu. En uygun kişiler hastalıkları yüzünden iyice halsiz düşen ve ölümleri kas hareketlerine bağlı olmayanlar. Çünkü terazi ancak bu şekilde dengede tutulabildiği için en küçük ağırlık kaybı hemen farkedilebiliyor. ‘ diye yazmıştı Dr. Duncan, American Medicine dergisine.
Dr. Duncan’ın bu deneyleri Haber New York gazetesinde bile yayımlanacak kadar önemli görülmüştü. 11 Mart 1907 tarihindeki gazetenin beşinci sayfasında yayımlanan haberin manşeti: ‘Doktor ruhun ağırlığı olduğuna inanıyor. ‘ şeklinde verilmişti.
Örneğin akciğer iltihabı yüzünden ölenler, terazinin dengesini bozabilecek kadar mücadele edebilecekleri için hiç uygun değildi. Bu yüzden hayattaki son anlarını mümkün olduğu kadar sakin geçiren tüberküloz hastaları en uygunlarıydı. Dr. duncan bu hastaları Cullis-free-home Akciğer Tedavi merkezinden buldu.Ölmekte olan ilk hastasını Dr. Duncan bir akşam 17.30 sularında ruh terazisine yatırdı. Hasta üç saat 40 dakika sonra son nefesini verdiği anda terazinin kolu duyulabilir bir sesle yükseldi. Dr. Duncan teraziyi dengelemek için 2 metal doların ağırlığından yararlandı. ve bunların ağırlığı 21 gramdı. Pek çok kaynak 21 gram ifadesini kullanmış olsada bu deneyi Dr. Duncan’dan başka yapan bir bilim adamı olmadığı ve Dr. Duncan’ın deneyini ispatlar nitelikte bir görgü tanığı olmadığı için hala bizim için bir efsane niteliği taşıyor. Diğer denekerde daha karmaşık sonuçlar aldı,birinde ağırlığında değişme olmadı. Diğerinde ağırlık 2 kez arttı sonra azaldı.
Bazı kaynaklara göre hemşirelerin deneylere devam edilmemesini istemesi, bazı kaynaklara göre de bulunduğu çevredeki kıskananların deneyleri durdurması üzerine Tedavi Merkezi Dr. Duncan’ın deneylerini durdurdu.
Ama bu olaylar Dr. Duncan’ı durdurmadı
Bazı kaynaklara göre Dr. Duncan’ın bundan sonraki hedefi sokakta başı boş gezen hayvanlardı. Bizim ikna olmamız için Dr. Duncan’ın deney sonuçları belki yeterli değil ama onun için yeterliydi ve bir diğer aşamaya geçmeye hazırdı. Sokak köpeklerini zehirleyip ağırlıklarını tarttığıyla ilgili bir çok söylenti var o söylentilere göre Dr. Duncan köpeklerin ağırlıklarında her hangi bir değişme saptamamıştır ve ‘ Ne var ki haraket etmelerini önleyecek bir hastalağa sahip köpeklere ulaşma şansım olmadı.’ diye bu durumdan yakınmıştır.
Konu daha sonra Sean Penn'in başrolünü oynadığı '21 Gram' filminde de işlendi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder