Ley Hatları dünyamızı saran enerji damarlarıdır. Bu enerji
hatları üzerinden yoğun bir enerji akışı gerçekleşmektedir. Dünyamızın manyetik
hatları bu noktalardır.
Ley Hatları, ilk kez 1921 yılında Batı dünyasında gündeme
gelmiştir. Arkeolog Alfred Watkins eski Roma yollarını incelerken, bu yolların
aslında daha eski uygarlıkların kullandığı yollar üzerine kurulduğunu
görmüştür.Yeni uygarlıklar, eski uygarlıkların önemli merkezlerini kurduğu ley
akışlarına sadık kalmıştır. Tarih boyunca Ley akışları üzerine anayollar,
kiliseler, mabetler, stadyumlar kurulmuştur.
Alfred Watkins, antik haritalar, yer isimlerinin eski ve
yeni diller arasındaki benzerliği ve Çin kitabelerinde adı geçen; su, maden,
petrol, yeraltı faylarının tespitinde kullanılan, yaklaşık 6 bin yıldır
süregelen bir yöntem olan çatal çubuk yöntemiyle Ley hatlarını tespit etmiş,
toprak altında kalan eski uygarlıklara ait yapılara ulaşmıştır. Ley kelimesini
ise,”toprağın temizleyici şeritleri” ya da ”çayırlık bölge” anlamında
kullanmıştır.
Ley hatları, daha sonraları detaylı şekilde incelenmiş ve bu
eski yapıların Avrupa boyunca devam ettiği görülmüştür. Eski medeniyetler,
kiliselerini, tapınaklarını, önemli binalarını, dinlenme ve toplantı yerlerini,
stadyumlarını enerjilerin güçlü olduğu bu merkezler boyunca inşa etmiştir. Zamanla
Hristiyanlar ibadethanelerini bu eski merkezlerin üzerine kurmuşlardır. Türk
medeniyetlerinde de aynı şekilde uygulanan bu durum sonucunda, köklü bina ve
kiliseler ibadethane olarak kullanılmıştır. Amerika kıtasında Mexico’dan başlayan
piramit serisi sanıldığından daha fazladır. Mısır’da bilinenlerin dışında
Krallar Vadisi’ndeki piramit serisi, Çin’de bulunan ve gizlenen piramitler ve
hatta Anadolu höyükleri içerisinde yapılan mini piramitler, Ley hatlarının
yerin üzerindeki işaretçileri gibidir. Çin Seddi de sağlıklı yaşam ve diğer
enerjiler için bir blokaj olarak görülmekte ve Çin’de Ley akışlarına Dragon
Çizgileri denilmektedir. Uzakdoğu’da uygulanan Feng Shui felsefesinin temelleri
de, Dragon Çizgileri’ ne dayanır. Evrenin güçlerini dengeleyerek hayatımızda
başarı, sağlık, zenginlik ve mutluluğu elde edebileceğimizi telkin eden Feng
Shui öğretisi cansız nesnelerin, mobilyaların ve dünya toprağının canlılara
etkisini en iyi hale getirmek için çabalar.
Günümüzde kullanılan paralel ve meridyenler bulunmadan önce
haritalarda, çizgiler, akışlar ve bu çizgilerin kesiştiği noktalar
kullanılmaktaydı. Piri Reis haritasına baktığımızda, burada bulunan çizgilerin
ve kesişim noktalarının dünya enerji haritasındaki çizgi ve kesişim noktalarına
uyduğu görülmektedir. Farklı dinler için önem arz eden Kudüs’ün bu hatlar
üzerinde olduğu, yine bu hatların kesişip yeryüzünde en çok enerji verdiği
noktalarda Kabe ve Mescid-i Aksa’ nın bulunduğu söylenmektedir. Bu binaların
kıble olarak kabul edilmesinin açıklaması, o yöne dönülerek yapılan ibadetin,
kişinin çakralarının açılması ve temizlenmesine olanak sağladığı düşüncesinden
kaynaklandığına dayandırılmıştır.
Arkeolojik kazılarda, Ley akışları üzerinde yerleşmiş eski
uygarlıklardan Druidler’e ait bölgede, pil yapımında kullanılan karbon, çinko
ve demir çıkarılmıştır. Bu durum, pilin yapımından binlerce yıl öncesinde, Druidler’in
Ley akımlarından enerji doldurduğu ihtimalini düşündürtmüştür. Yine aynı
şekilde Hindistan’ın Mahabbarata Destanı’nda Ley akışları üzerinde uçan
cihazlar tarif edilmektedir. Anadolu’da Ley akışlarının, Truva-Ankara-Nemrut
Dağı çizgisinde devam ettiği söylenmektedir. Köklü şehirlerin bu hatlar
üzerinde kurulu olduğu ve Türkiye’de çok fazla hattın kesiştiği söylense de
bugüne dek yayınlanmış ülkemizdeki Ley akışlarını gösteren bir harita
bulunmamaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder